İslâm’da Mesih İnancı

Bu makalede, İslam’ın iki kurtarıcı kahramanından ilki olan Hz. İsa hakkındaki inançlara ve bu inançların kaynaklarda nasıl yer aldığına değinilecektir. Ayrıca İslami kaynaklarda verilen farklı bilgiler ve Müslümanların bu konudaki farklı görüşleri de aktarılacaktır.

Kur’an’da Mesih İnancı

İslam’ın Mesih algısı, temelde Yahudilik ve Hıristiyanlığın algısıyla uyuşsa da çok önemli farklılıklar içermektedir. Öncelikle İslam’a göre İhlas Suresi’nin “Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir).” mealindeki 3. ayeti gereğince Tanrı’nın bir oğlunun olması ve kurtarıcı olarak tekrar dünyaya gelmesi kabul edilemez. Yine Allah’ın bir milleti seçkin olarak adlandırıp sırf onu kurtarmak adına ilahi vasıflara sahip olan bir kurtarıcı göndermesi de asla kabul edilemez. Zira Kur’an’ın pek çok ayetinde insanların eşit olduklarının vurgulanması bir yana Bakara Suresi’nin 87. ayetinde olduğu gibi pek çok ayette İsrail milletinin, açıkça ve şiddetli bir biçimde eleştirildiği görülmektedir. Ayetin meali şöyledir: “…Resul, hevanıza uygun olmayan bir şey getirdiğinde, her seferinde büyüklenecek (o resullerin) bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını öldürecek misiniz?”

Mesih kelimesi Kur’an’da pek çok kez geçmekte olup yalnızca Hz. İsa’nın adı olarak kullanılmıştır. Mesih kelimesi, Kur’an’da beklenen kurtarıcı anlamını içermez.(1) Mesih isminin geçtiği ayetlerin pek çoğunda Hıristiyanların Hz. İsa’yı Tanrı’nın oğlu kabul etmelerinin ve teslis inancının reddedildiği (Nisa 171; Nisa 172; Maide 17; Maide 72; Tevbe 30; Tevbe 31) görülmektedir. Kur’an’a göre Yahudiler Hz. İsa’yı öldürememiş, Allah onlara İsa’nın bir benzerini göstermiştir (Nisa 157). Tam manası tartışılsa da bu ayet ve Hz. Muhammed’in konu hakkındaki hadisleri gereğince Hz. İsa’nın gaybe çekildiği ve ahir zamanda geri döneceği inancı Müslümanlar arasında da karşılık bulmuştur. Fakat Kur’an’ı temel alan bazı araştırmacılar Hz. İsa’nın gaybe çekildiğine ve dünyaya döneceğine inanmazlar. Bu araştırmacılara göre Maide Suresi’nin 117. ayeti Hz. İsa’nın öldüğüne dair şüpheye yer bırakmamaktadır(2). Ayetin meali şu şekildedir: “Onlara, ancak bana emrettiğini söyledim, Rabbime ve Rabbinize kulluk edin dedim. İçlerinde bulundukça gözetirdim, korurdum onları, fakat beni aldıktan sonra onların ne yaptıklarını sen gördün ve sen her şeye hakkıyla tanıksın.” Ayrıca bu araştırmacılara göre kurtarıcı inancı; İslam’ın özünde yani Kur’an’da olmayıp İsrailiyat etkisiyle sonradan Müslümanlar arasında yayılmış bir mitten ibarettir(3).

Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin kutsal metinlerinde Mesih’e daha büyük bir yer verildiği açıktır. Kur’an’a göre Mesih İsa, yalnızca kendinden öncekileri doğrulamaya ve Hz. Muhammed’i müjdelemeye gelmiş bir peygamberdir (Saff 6). İslam’ın Mesih’in doğumu hakkındaki görüşleri ise Hıristiyanlığın ve Yahudiliğinkilerle örtüşmektedir. Mesih’in babası olmadan bakire bir anneden dünyaya gelişi Kur’an’da şöyle anlatılmaktadır:

Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi. Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Cebrail, “Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir.” dedi. (Meryem 18-20)

Kur’an’a göre Mesih, Allah’ın elçisi olduğu gibi Allah’ın Meryem’e bıraktığı kelimesi ve Allah’tan bir ruhtur (Nisa 171). Bu ayet gereğince Mesih İsa’ya “Ruhullah” denmektedir. Ayrıca Bakara Suresi’nin 87. ayetine göre Mesih, Ruhu’l-Kudüs’le desteklenmiş olup kendisine çok açık mucizeler, beyyineler verilmiştir. Bu mucizeler şunlardır:

  1. Çamurdan kuş yapıp üflemesi, kuşun canlanması. (Maide 110)
  2. Doğar doğmaz konuşması. (Meryem 29-30)
  3. Gaybı bilmesi. (Âl-i İmran 149)
  4. Ölüleri diriltip cüzzamlıları iyileştirmesi. (Âl-i İmran 49)
  5. Gökten sofra indirmesi. (Maide 112-114)

Hadislerde Mesih

Hz. İsa’nın nüzulü meselesi İslam âlimleri arasında en çok tartışılmış konulardan biridir. Müslümanların çoğu, Mesih’in ve Mehdi’nin ahir zamanda yeryüzüne gelip Tanrı’nın yasalarını uygulayacağına ve kâfirlerle savaşacağına inansalar da özellikle Mehdi hakkında farklı telakkilere sahiptirler. Önceki kısımda değindiğimiz Nisa Suresi’nin 157. ayetine göre Hz. İsa öldürülmemiş, Allah İsa’nın düşmanlarına onun bir benzerini göstermiştir. Bu sebeple Müslümanların çoğu Hz. İsa’nın ruhunun gaybe çekildiğine ve kıyamete yakın bir dönemde yeryüzüne gelip Deccal’i öldüreceğine inanırlar(4). Hz. Muhammed’den bu konuda pek çok hadis rivayet edilmiştir. Bu konudaki hadislerde Şii hadis literatürü ve Sünni hadis literatürü genel hususlarda benzeşse de arada önemli bir fark da vardır. Aslında bu farklar bizzat mesihlikten ziyade Mesih’in ve Mehdi’nin niteliği konusunda meydana çıkmaktadır. Bu bakımdan “Hadislerde Mesih” konusunu iki ayrı başlık altında incelemekte fayda vardır.

Ehl-i Sünnet Kaynaklarında Mesih

Ehl-i Sünnet’in hadis kaynaklarında yer alan meşhur bir hadise göre Hz. İsa, adil bir yönetici olarak İslam ümmetini yönetecek, haça tapınmayı (Hıristiyanlığı) sona erdirecek, cizyeyi kaldırıp domuz yemeyi yasaklayacak, dünyayı barışla dolduracak, onun hükmünde din birliği olup kimse Allah’tan başkasına tapmayacaktır(5). Bu hadiste açıkça Hz. İsa; ümmetin imamı ve kurtarıcısı olarak sunulurken bazı hadislere göre ise dünyaya döndüğünde Mehdi’nin arkasında namaz kılıp ona tabi olacaktır. İsa’ya “namaz kıldır” denecek o ise “emir sizin içinizdedir” buyuracaktır. Mesih İsa, Mehdi’den az bir süre sonra gelecektir(6). Bu hadislere bakılırsa Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. İsa’nın Mehdi’yi desteklemek ve insanların ona inanmasını sağlamak için gönderileceği veya İsa’dan başka bir kurtarıcı olmadığına dair iki inanış olduğu anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda bazı rivayetlerde İsa’dan başka Mehdi yahut Mesih olmadığı dile getirilmektedir. İbn-i Hacer-i Mekki, bu konuda şöyle söylemektedir:

İbni Mace’den gelen ve “İsa b. Meryem’den başka hiçbir mehdi yoktur” şeklindeki hadis, “İsa b. Meryem’den başka kâmil, masum bir mehdi yoktur.” anlamında yorumlanmalıdır. Kaldı ki, bu zayıf bir hadistir. Ayrıca, sabit olan hadislerden, Hz. Mehdi’nin, kesin olarak Hz. Fatıma’nın soyundan geleceği anlaşıldığından, bu rivayetlerin “İsa b. Meryem’den başka hiçbir (masum) mehdi yoktur” nakline tercihi gerekmektedir. Mehdi’nin geleceği, Resulullah efendimizin neslinden olacağı, dünyaya yedi sene hükmedeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve İsa’nın (A.S) onun arkasında namaz kılacağı anlamındaki bütün hadisler, pek çok ravinin nakilleriyle kesinlik kazanmıştır. Sayılan bu noktalar, Hz. Mehdi’nin hayatına ait en önemli özelliklerdir(7).

Mehdi ile alakalı hadislerin çoğunu eleştiriye tabi tutan ve yalnızca birkaçının güvenilir addedilebileceğini savunan İbn-i Haldun’a göre “İsa’dan başka Mehdi yoktur.” sözü, Mehdi’nin geleceğine inanmayanların dayanak noktası olabilir. Fakat kendisine göre bu da zayıf bir hadistir(8).

Hz. İsa’nın kurtarıcı manasında Mesihliğini kabul etmeyen modern araştırmacılar haricinde Ehl-i Sünnet kaynaklarında “tek kurtarıcının İsa olduğu” ve “İsa’nın Mehdi’yi tasdik etmek için gönderileceği” olmak üzere iki temel görüş göze çarpmaktadır. Bu iki görüşten ikincisi daha ziyade kabul görmüştür. Zira Mehdi ve Mesih ile alakalı hadislerin pek çoğu tevatür derecesinde kabul ediliyor(9) olsa da Hz. İsa’dan başka Mesih olmadığına dair tek hadis zayıf kabul edilmektedir. Sonuçta Mehdi ve Mesih ilişkisi İslam’ın kurtarıcı anlayışını Yahudilik ve Hıristiyanlıktan ayıran en önemli husustur. İslami düşüncede asıl kurtarıcı; Mesih’ten farklı hususiyetleri olan Mehdi iken Mesih, onu desteklemek için gelen yardımcı kurtarıcı rolündedir.

Alevî Kaynaklarda Mesih

Alevî kaynaklar arasında Hz. İsa’nın ricati ve sonraki icraatları hakkında ittifak vardır. On İki İmamcı kaynaklara göre Hz. İsa, Tanrı’nın iradesi ile yeryüzünden başka bir yerde, gaybe çekilmiş olup özel bir biçimde hayatını sürdürmektedir. Günü geldiğinde; Deccal’i öldürmek, dünyaya adaleti ve hakkaniyeti yaymakta İmam Mehdi’ye yardımcı olmak için yeryüzüne dönecektir(10). Bu olay, Mehdi’nin kıyamının başlangıcında değil bundan birkaç ay sonra gerçekleşecektir. Hz. İsa’nın gökten inişi, Mehdi’nin Süfyani’yi öldürmek için Şam’a hareket ettiği zaman vuku bulacaktır(11). Hz. İsa’nın en temel görevlerinden biri de batılıları (Yahudi ve Hıristiyanları) İslam’a ve Mehdi’nin yönetimine ısındırması olacaktır(12).

Sünni kaynaklar ile Alevi kaynakların Mesih tasavvuru hemen hemen aynı olsa da bu iki ekol arasında önemli bir fark da göze çarpmaktadır. Sünni kaynaklarda, Hz. İsa’nın Mehdi’nin arkasında namaz kılması, Mesih’in Mehdi’yi tasdik etmesi ve onun liderliğini öne çıkarması olarak algılanır. Bu ise Allah’ın İslam ümmetine bir ikramı kabul edilir. Oysa Alevi kaynaklı rivayetlerde Hz. İsa’nın Mehdi’ye tabi olacağı, masum bir Ehl-i Beyt imamı olan Mehdi’nin Hz. İsa’dan daha faziletli olduğu şöyle dile getirilmektedir: “Nihayet İsa b. Meryem gökten inecek. Allah Deccal’i onun eliyle öldürecek, görmüyor musun ki İsa (a.s.) nebi olduğu halde bizimle ibadet edecek ve bize tabi olacak. Biz ondan daha faziletliyiz.”(13)

Görüldüğü üzere bu inanç, Hz. İsa’nın Mehdi’nin arkasında namaz kılmasına dair hadislerin, imamet perspektifinden yorumlanmasıyla netlik kazanmaktadır. Zira Aleviliğe göre imamlar, Hz. Muhammed hariç diğer peygamberlerden faziletli ve üstün kabul edilmektedir. Bu bağlamda, Hz. İsa’nın Mehdi’ye tabi olması Sünni Müslümanlar tarafından ümmete tanınan bir ayrıcalık olarak yorumlanırken Aleviler arasında Mehdi’nin imametini ve üstünlüğünü tasdik eden bir delil olarak anlaşılmaktadır.

DİPNOTLAR

  1. Ethem Ruhi Fığlalı, “Mesih ve Mehdi İnancı Üzerine (Mezhepler Tarihi Açısından Bir Bakış)”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XXVI/1, (1982), s. 183; İlyas Çelebi, İtikadı̂ Açıdan Uzak ve Yakın Gelecekle İlgili Haberler: (Fiten, Melâhim, Kıyamet Alametleri), Kitabevi Yayınları, İstanbul 1996, s. 100.
  2. Hüseyin Aydın, “Kur’an Bütünlüğü Açısından Hz. Îsâ’nın Âkıbeti Meselesi”, Kelam Araştırmaları, VI/2, (2008), s. 20.
  3. Age., s. 37-39.
  4. İbn-i Hacer-i Mekki, Beklenen Mehdi’nin Alametleri, çev. Müşerref Gözcü, Güneş Yayıncılık, İstanbul 2010, s. 27.
  5. Muhammed bin İsmail Buhari, Sahîh-i Buhârî ve Tercemesi, çev. Mehmet Sofuoğlu, C. 7, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1987, s. 3263; İbn-i Mâce, Sünen-i İbn Mâce Tercümesi ve Şerhi, C. 10, çev. Haydar Hatipoğlu, Kahraman Neşriyat, İstanbul 2012, s. 334.
  6. İbn-i Hacer-i Mekki, Beklenen Mehdi’nin Alametleri, çev. Müşerref Gözcü, Güneş Yayıncılık, İstanbul 2010, s. 24.
  7. İbn-i Hacer-i Mekki, Beklenen Mehdi’nin Alametleri, çev. Müşerref Gözcü, Güneş Yayıncılık, İstanbul 2010, s. 15.
  8. İbn-i Haldûn, Mukaddime, C. 1, çev. Halil Kendir, Yeni Şafak Yayınları, İstanbul 2004, s. 426.
  9. Ömer Faruk Akkaya, Mütevatir Hadisler Işığında Beklenen Mehdî, Şamil Yayınevi, İstanbul 2016, s. 37-39.
  10. Gulam Hüseyin Tacirineseb, Mehdilik ve İmam Mehdi, çev. Davut Duman, Oba Kitabevi, Ankara 2001, s. 229-230.
  11. Muhammed Cevad Horasani, Alametleriyle Birlikte Beklenen Mehdi, çev. Mahmut Acar, İmam Rıza Dergâhı Yayınları, İstanbul 2016, s. 337.
  12. Ali Kurani, Zuhur Asrı, çev. Saliha Kamil & Bülent Özbaş & Musa Güneş, Kevser Yayınları, İstanbul 2016, s. 359
  13. Muhammed Bakır Meclisi, Bihârü’l-envâri’l-câmi’a li-düreri Ahbâri’l-e’immeti’l-ethâr, C. 14, Dâru’l-ihyâi’t- turâsi’l-arabî, Beyrut 1983, s. 348.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir