İmamet

İmamet, Aleviler ve Sünniler arasında tartışmalı bir konudur. Bu konu mezheplerden arasındaki en temel ve önemli farktır. Biz bu konuyu ispat etmek için Kur’an’dan ve muhalif Sünnilerin kitaplarından kaynak göstereceğiz ki konunun karşı taraf açısından delili ve ispatı olsun.

Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:

“O gün herkesi her topluluğu uydukları imamlarla beraber çağıracağız.” (İsra suresi, 71.ayet)

Ve başka bir ayette Allah, Kur’an’da iki grup imamı hatırlatır:

İlk grup: “Ve onları, halkı ateşe çağıran imamlar yaptık ve kıyamet günü de onlara yardım edilmez.” (Kasas suresi, 41.ayet). Bu ayete göre, ateşe davet eden bir grup imam vardır. Öyleyse cennete davet edecek bazı imamlar olmalıdır.

İkinci grup: “Ve içlerinden, sabrettikleri takdirde onları, emrimizle doğru yola sevk edecek İmamlar tayin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.” (Secde suresi, 24.ayet)

Bu grubun iki özelliği vardır. Birincisi sabır, ikincisi Allah’ın ayetlerindeki kesinlik. Birinci grup ile ikinci grup arasında hangisini seçmemiz gerektiği ise bellidir.

Kur’an-ı Kerim herkese uymamıza izin vermiyor ama görevimiz Yunus Suresi’nin 35. ayetinde şöyle ifade ediliyor:

“De ki: Ona eş saydıklarınız içinde hangisi halkı gerçeğe sevk edip yol gösterir? De ki: Allah, gerçek yola sevk eder, doğru yolu gösterir. Halkı gerçeğe sevk eden mi uyulmaya daha layıktır, doğru yola sevk edilmedikçe o yolu bulamayan mı? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus suresi 35. ayet)

Peygamberliğin amacı, insanlığı cehaletten kurtaran öğretileri getirmek ve öğretmektir. Hz. Muhammed’in (saa) 23 yıl boyunca hedefi buydu. Her peygamberin öğretileri bir sonraki peygamber tarafından güçlendirilmiştir. Ve bu şekilde Allah’ın emirlerinin değiştirilmesine ve bozulmasına karşı çıktılar. Ancak Hz. Muhammed (saa) son peygamber olduğundan ve dini en mükemmeli olduğundan, öğretilerini insanlara doğru bir şekilde ifade etmek ve çarpıtılmasını önlemek İmam’a (rehber, lider) aittir. İnsanlar için en iyi dini referans olabilecek tek kişi Peygamberden sonra İmam’dır.

İşte bu yüzden Hz. Muhammed (saa), İmam Ali’yi Gadir-i Hum gününde halefi ve ilk imam olarak tanıttı ve ondan sonra Allah tarafından seçilen soyundan gelen 11 İmam da onu takip etti. Aleviler 12 imamın hepsine inanan ve aynı zamanda 12. İmamın şu anda gaybette olduğuna inanan tek inanıştır. İmam Mehdi ve Hz. İsa, Allah’ın emirlerini ve ilahi adaleti dünyada yerine getirmek için yeniden ortaya çıkacaktır.

İmamet ve İmam Ali’nin Liderliği

Kur’an’da O’nun faziletleri ve diğer insanlardan üstün olduğuna dair nazil olan birçok ayet vardır. Pek çok Alevi ve Sünnî âlimler bu konuda 350 âyetin İmam Ali hakkında nazil olduğunu söylemiştir. Fakat biz bu hususta Sünnî âlimlerin bazı alıntılarını yapmakla yetineceğiz.

Sünnîlerin büyük âlimlerinden İbn Asakir “Şam Tarihi” kitabında şöyle yazar: “İbn Abbas’tan rivayetle, Ali hakkında 30 ayet nazil olmuştur.” (Şam tarihi 42. cilt, s. 364; Halifelerin tarihi, s. 171; Savaikul Muhrika, s.196)

Suyuti, “Halifelerin Tarihi” adlı kitabında şöyle yazıyor: Ali kadar kimse hakkında bu kadar çok ayet nazil olmamıştır.” (Halifelerin Tarihi, s.171; el-Savaikul Muhrika, s.127)

Hatta birçok Sünnî âlim, Kuran’ın dörtte birinin İmam Ali hakkında olduğunu nakletmiştir, ancak onunla ilgili en önemli ayetler şöyledir: “Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah’tır ve Peygamberidir ve inananlar, salat kılanlar ve rüku ederken zekat verenlerdir.” (Maide suresi, 55.ayet)

Bu ayet kesinlikle İmam Ali hakkındadır. Çünkü bu, İmam Ali’nin sadaka isteyen bir fakire rüku ederken yüzüğünü bağışladığı zaman nazil olmuştur. Birçok Sünnî alim bu ayetin İmam Ali hakkında indiğini ve bu konunun açık ve net olduğunu söylemiştir.

Gazali şunları yazıyor: “Kur’an-ı Kerim’in bütün tercümanları bu ayetin manasının Ali olduğu konusunda ittifak etmişlerdir.” (El-Mevakıf fi ilm-el-kelam, s.405).

Taftazani: “Ali’nin bir fakire rükûda iken yüzüğünü bağışladığı konusunda bütün Kur’an tefsircileri ittifak etmişlerdir.”

Ve Alusi diyor ki: “Çoğu kişi bu ayetin Ali hakkında olduğunu kabul eder.” (Ruh’ul Maani, 6. Cilt, 168. sayfa)

Resulullah ashabının inançlarından döneceğini bildiğinden, İmam Ali’nin velayeti konusundaki itaatsizliklerini önceden haber verdi.

Hakim Nişaburi, El-Mustedrek kitabında: “Ali’den rivayetle, Peygamber bana dedi ki: “Benden sonra insanlar size (Ehl-i Beyt’e) tuzak kuracaklar”. Ve “Bu sahih bir rivayettir. Ancak Buhari ve Müslim rivayet etmemiştir.” diye ekliyor.” (el-Mustedrek, Hakim Nişaburi, 3. cilt, 150. sayfa). İmam Ali’nin velayetini sahabe tarafından reddedilmesi, onların ilk itaatsizliği değildi.

İmamet ve Kuran’da İmam Ali’nin Kusursuzluğu

Kuran’da İmam Ali’nin kusursuzluğu ile ilgili birçok ayet vardır. Örneğin: “Ancak ve ancak Allah, ey Ehli Beyt, sizden her çeşit pisliği, suçu gidermek ve sizi tam bir temizlikle tertemiz bir hale getirmek diler.” (Ahzab suresi, 33.ayet)

Bu, Hz. Muhammed’in (saa) ve ehlinin fazilet ve büyüklüğünü bildiren ve hane halkının (Ehl-i Beyt) kapsamını belirleyen ayetlerden biridir.

Tahavi, Amr ibn Saad’ın aktardığı rivayeti naklediyor: “Bu ayet indirildiğinde Hz. Muhammed’in (saa) İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i çağırdığını ve ”Ey Allah’ım, Onlar benim hanemdir (Ehl-i Beyt’imdir).” demiştir. Ve sonra şöyle diyor: “Bu ayetin anlamı Peygamber, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’dir.)” (Tuhfatul Akhyaar, 8. cilt , sayfa 470-471).

Samhudi ise şöyle diyor: “Onlar, (Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in) Peygamberin kisasının ashabıdır (kisa hadisine atıf) ve bu ayetten, Allah’ın onlara özel saygı gösterdiği anlaşılmaktadır.” (Cavaher’ul Edani, s. 204, 1. bölüm)

Ehl-i Beyt’in kusursuz ve günahsız olduğunu bir de şu ayet ifade etmektedir:  “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin, sizden olan ulu’l emre de (emir sahipleri). ” (Nisa suresi, 59.ayet).

Bu ayet, Peygamberimizin ve İmamların kusursuzluğunu ispat etmektedir. Çünkü Allah ayette kendisine, Peygamberine ve emir sahiplerine koşulsuz ve mutlak bir itaatten bahsetmektedir. Günahkar ve hatakar bir emir sahibine mutlak itaat mümkün değildir. Ayrıca Allah kendisine itaat şartını peygamber ve imama itaat şartı olarak birbirine bağlamıştır. Yani kendisine mutlak itaat ama peygambere ve imamlara itaati mukayyet bırakmamıştır.

Ahzap suresi 33. ayet ve Nisa suresi 59. ayeti bir arada düşündüğümüzde masumiyet ve imamet konusu gayet açık ve kesin bir şekilde anlaşılacaktır.

Yetki sahibi kimseler kusursuz, masum değillerse, bilerek veya bilmeyerek Allah’ın veya Hz. Muhammed’in (saa) emirlerine aykırı emirler verebilirler.

Bu durumla ilgili diğer bir sünni alimi olan Fahri Razi ise şöyle diyor: “Böylece, Allah’ın emir sahiplerine itaat etme emrinin kesin olduğu ve ayrıca Allah’ın emrine göre itaati zorunlu olan herkesin kusursuz olması gerektiği, dolayısıyla bu ayetin anlamı olan kişilerin kusursuz olması gerektiği kanıtlanmıştır. ” (Tefsir al-Razi, Cilt 10, s. 144)

“O zamanlar Rabbi, İbrahim’i bazı sözlerle sınadı. O, bunları yerine getirip tamamlayınca dedi ki: “Ben seni insanlara “İmam” edeceğim. İbrahim, soyumu da “İmam et!” dedi. Allah, benim ahdime dedi, zalimler nail olamazlar.” (Bakara suresi, 124. ayet).

Bu ayet, İmamların ilahi konumunu ve onun peygamberlik makamı üzerindeki üstünlüğünü ve kusursuzluklarını gösterir. Çünkü Hz. İbrahim ulul azm peygamber olmasına rağmen daha sonra imamlık makamına ulaştı. Ve bu şerefi soyundan istedi. Ancak Allah kapsayıcı bir şekilde cevap verdi: “Benim sözüm zalimlere ermez.”

Bu ayetten anlaşacağı gibi İmamlık peygamberlikten daha da üstün bir makamdır. Hz. İbrahim ulu’l azm peygamber olmasına rağmen kendisi ve soyu için imamet istemiştir. Allah soyundaki bazı kimseler dışında imamet makamını vermeyeceğini söylemiştir. Hz. Peygamber ve İmam Ali’nin Hz. İbrahim’in soyundan olması ise apaçık bir gerçektir. Burada şunu ifade etmek gerekir ki Aleviler Kur’an buyruğuna göre mahlukat içinde en üstün kişiyi Hz. Muhammed’i bilmektedir ardından Ehl-i Beyt gelmektedir.

Taberi Camiu’l Beyan kitabında şöyle demektedir: “Muhammed ibn Amr dedi ki, Ebu Asem dedi ki, İsa ibn ebi Nacih’den: “İmamın zalim olmayacağını söyledi.” (Camiu’l Beyan , Cilt 2, s. 738).

Dolayısıyla İmamet, Allah ve Hz. Muhammed (saa) tarafından verilen, İslam dininin temel ilkelerinden biridir ve soy Hz. Fatıma’nın soyundan gelmektedir.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir