Virânî’nin Hayatı ve Eserleri
Vîrânî hakkındaki bilgilere ulaşıbilen en eski ve bilinen tek kaynak 1129/1716’da yazılan Demir Baba Velâyet-nâmesi’dir. Demir Baba ise velâyet-nâmenin yazılışından yaklaşık 50 yıl önce yani 17. yüzyıl ortalarında vefat etmiştir. Demir Baba, velâyet-nâmede geçtiğine göre yaşlılığı döneminde otuz yaşındaki Vîrânî ile karşılaşmıştır. Bu durumda Vîrânî’nin söylenegeldiği gibi 16. yüzyıl değil 17. yüzyıl şairi olduğu kabul edilmelidir. Bu çerçevede Vîrânî hakkında şimdiye kadar söylenegelen Balım Sultan’a (ö. 1516) intisap ettiği/el aldığı teorisi tarihsel olarak mümkün görünmemektedir. Vîrânî’nin Eğriboz adasında doğduğu Necef Bektaşi tekkesinde babalık ettiği ve Şah Abbas (saltanatı 1587-1628) ile görüştüğü veya Necef’te Hz. Ali’nin türbedarlığını yaptığı kaynakları belirtilmeyen halk söylencelerinden ibaret bilgilerdir. Virani’nin hayatında Demir Baba önemli bir yer tutmaktadır. Şiirlerinden anlaşılacağı gibi Virani’nin iyi bir eğitim aldığı ve 12 İmam aşığı olduğu da görülecektir.
ESERLERİ
1. Dîvân: Demir Baba Velâyet-nâmesi’ne göre otuzlu yaşlarında ölen Vîrânî Abdal, şiirlerini oldukça genç bir yaşta yazmıştır. Dîvân’daki şiirlerin neredeyse tamamı aruz ile yazılmıştır. Vîrânî Abdal’ın şiirlerinde, Hz. Ali’nin yüceliği, On iki İmam, On dört Masum felsefesinin temel öğretileri dile getirilmiştir. Vîrânî’nin Dîvân‘ının bilinen on sekiz nüshası vardır, en eskisi 1225/1810 tarihlidir.
2. Risâle: Mensur yazılmış bu eserin yazma nüshaları kataloglara, Risâle-i Vîrânî Baba, Risâle-i Vîrân Abdal, Risâle-i Vîrânî, Vîrânî Baba Risâlesi, Vîrânî Abdal Risâlesi, Risâle-i Fakr, Fakrnâme, Risâle-i Tasavvuf, Kitâbu’t-tasavvuf, Bilmek Risâlesi, Kitâb-ı Ahvâl-i Sûfiye, Nazm u Nesr-i Vîrânî Baba, İrşâdnâme gibi isimlerle girmiştir ve hepsi aynı eserdir. Bu eserin kütüphanelerde tespit edebildiğimiz kırk yedi nüshası vardır. Vîrânî’nin bu risâlesi, Alevi-Bektaşi inancını yaşadığı eserdir. Risâlede işlenen konular belli bir düzeni takip etmemekle birlikte bazı temel fikirler çevresinde örgülenmiştir. Vîrânî Abdal, Hz. Muhammed ile Hz. Ali arasındaki ilişkiyi, On iki İmamı, yoğun bir şekilde incelemiştir. Vîrânî Abdal, aynı hakikat olan Ali ve Muhammed’in uluhiyetin bir yansıması olduğunu, dile getirmiştir. Tasavvufi planda tüm bu yazdıkları onun vahdet-i vücutçu tarafını öne çıkarmaktadır. Eserlerini, takipçisi olduğu On iki İmam sevgisini aşılamak için yazdığı açıkça görülmektedir. Vîrânî, Arapça ve Farsçaya hakimdir ancak şiirlerinde kullandığı dil sade, halkın anlayabileceği şekilde yazılmıştır. Bazı şiirlerinde görülen tasavvufi coşkunluk ve aşkınlık Dîvan‘ının tamamına nüfuz etmemiştir. Bu coşkunun görüldüğü şiirler ise, “dönmezem” redifli gazelinde olduğu gibi nazireler yazdığı Nesîmî’yi güçlü bir şekilde anımsatmaktadır