İmam Ali’nin Tevhid Hutbesi
İmam Ali’nin Tevhid Hutbesi, İmam Cafer Sadık babasından, o da atalarından şöyle nakleder: “Bir gün İmam Ali, halkı ikinci defa Muaviye (la) ile savaşması için çağırdı. Halk toplandıktan sonra hutbe okumak için ayağa kalktı ve şöyle buyurdular:
“Hamd, tek, yegâne, ihtiyaçsız, bir olan Allah’a mahsustur, bir şeyden vücut bulmamış ve yaratılmış şeylerden yaratılmamıştır. Kudretiyle diğer şeylerden ayrılır ve diğer şeyler de O’ndan ayrılır. O’na erecek ne bir sıfat ve ne de O’nun için misal olacak ölçü vardır. Diller O’nu vasfetmekten acizdir, O’na ermek için getirilen çeşitli sıfatlar yanılgıya düşer. Derin düşünceler, melekûtunun azameti karşısında hayrete düşer ve O’nun ilmine nüfuz etmek isteyen bütün tefsirler kesilir.
Kendi gaybını, hissedilmeyen hicaplarla örtmüş ve en küçük işlerinde, büyük düşünceler hayran kalmıştır. Yüce maksatların, kıvrak zekâların O’na eremediği Allah ne yücedir! Sayılacak zaman, uzun ömür ve eksik sıfatı olmayan Allah ne yücedir! Başlangıcı olmayan evvel, sonu olmayan ahir ve fani olmayan son olan Allah münezzehtir. Münezzehtir O Allah ki kendisini vasfettiği gibidir, vasfedenler O’nu vasfedemezler. O yarattığı sırada her şeyi sınırlı ve Allah’a benzeme (ebedîlik) hususunda farklı kılmıştır ve kendisi de bu hususiyetlerde onlardan farklıdır. O bir şeyin derininde değildir ki ta “o şeylerde yer edinmiştir” söylensin ve onlardan uzak değildir ki “bir şeylerden bigânedir” denilsin, O, onlardan fasılalı değildir ki “nerededir” denilsin, belki münezzeh Allah ilmiyle onların hepsini kuşatmış, yaratmasıyla onları kapsamış, yâdı ile onların sayılmasına sebep olmuştur. O’na, ne zifiri karanlıklardan dolayı saklı olan şeyler ve ne de yüce göklerde ve aşağı arzda olan şeyler uzaktır.
Onlardan her bir şey için koruyucu ve hafız, başka şeylere ihatası olanlara ihatası olandır. Zamanın değişmesi O’nu değiştirmez, yapması gerekenleri yaptığı için yorgun düşmeyen Allah tek, yegâne ve ihtiyaçsızdır. Olması gereken her şeye ol der, o da olur. Önceden bir benzeri olmayan şeyleri yaratıp, yorgun ve bitkin düşmeyendir. Her yaratıcı maddeden yaratandır, Allah ise maddeye ihtiyaç duymadan yaratandır. Her âlim bilgisizlikten sonra âlim, Allah ise bilgisiz olmadan âlimdir. Eşyayı ilmiyle onlar oluşmadan kuşatmış, onlar oluştuktan sonra ilmine bir şey eklenmemiştir.
O’nun ilmi onlar yaratılmadan önceki ilmi gibidir. İktidarını sağlamlaştırmak veya yok olmaktan korktuğu ya da bir eksiklik hissettiği veya iktidarını ele geçirmek için fırsat kollayan bir tevhid karşıtı bir güce karşı yardımcı olmaları için ya da çok sayıdaki benzerlerden kurtulmak için büyüklenen bir ortağa karşı yardımlarını almak amacıyla varlıkları yaratmış değildir. Bilâkis O’na kulluk sunmak, önünde boyun eğmek üzere yaratılmışlardır. Meydana getirdiklerini yaratmanın ve yarattıklarını yönetmenin ağır gelmediği Allah münezzehtir, yücedir.
Yarattıklarının bu kadarıyla yetinmesi bir acizlikten veya yorgunluktan kaynaklanmamaktadır. Ne yarattığını bildi ve bildiklerini yarattı. Düşünüp bunun sonucunda elde ettiği sonradan olma bilgiyle yarattıklarını tespit etmiş değildir. Yaratmadıkları ile ilgili olarak da içine bir kuşku girdiği için onları yaratmamış değildir. Aksine kesinleşmiş bir hüküm, sağlam bir bilgi ve muhkem bir emir belirleyici olmuştur. Rubûbiyet makamı itibariyle birdir. Sırf kendisi birlik niteliğine sahiptir. Ululuk ve övgüde tektir.
Birlenme, ululanma ve yüceltilme hususunda birdir. Hamd ile birlenir. Ululanarak yüceliği vurgulanır. Oğullar edinmekten yücedir. Kadınlara dokunmaktan arıdır, paktır, uzaktır. Ortaklarla beraber olmaktan münezzehtir. Yarattıkları arasında O’na karşıt biri yoktur. Sahip oldukları arasında O’na eş olacak biri yoktur. Mülkünün üzerinde egemen olmada hiç kimse O’na ortak değildir. Birdir, tektir, hiçbir şeye muhtaç değildir. Ebedîliğin yok edicisi, son oluşun mirasçısıdır. Her zaman vardır, hiçbir zaman yok olmayacaktır, bir ve ezelîdir, öncesizdir. Zamanın başlamasından önce vardı. Olayların gelip geçmesinden sonra var olacaktır. Yok olmaz ve tükenmez. Rabbimi böyle vasfediyorum. O’ndan başka ilâh yoktur. Büyüktür ki ne büyüklük! Uludur ki ne ululuk! Üstündür ki ne üstünlük! O, zalimlerin söylediklerinden yücedir, büyüktür.
Kaynak: Tevhid kitabı, Muhammed b. Babaveyh, Tevhid ve Teşbihin Nefyi bölümü.