İmam Mehdi’nin Hayatına Kısa Bir Bakış

İmam Mehdi’nin Hayatına Kısa Bir Bakış; İmam Mehdi (Arapça: امام مهدي), Hz. Muhammed’in (saa) soyundan gelen 12. ve son imamdır. Tüm İbrahimi kitaplarda (Tevrat, İncil, Kur’an) alametleri ve ismi bulunur. Dünyayı kurtarmak, tüm zulümlere, savaşlara, kıtlığa son vermek ve halkı gerçeğe yönlendirmek için Hz. İsa ile birlikte döneceği vaat edilmiştir.

İmam Mehdi’nin Hayatına Kısa Bir Bakış; Samarra’da Doğumu

İmam Mehdi Samarra’da MS 869’da (Hicri 15 Şaban 255) doğdu. Babası İmam Hasan Askeri Abbasi halifesi tarafından şehit edilince İmamet görevine başladı. Hz. Muhammed (saa) tarafından bizlere ulaşan bilgilere göre, adı Muhammed ve künyesi Ebu’l Kasım olacaktır. Peygamberin adı ve künyesi ile birebir aynıdır. 11. İmam olan babası İmam Hasan Askeri (saa) ve annesi Hz. Nergis veya Nercis’tir.

İmam Mehdi hayatının ilk gününden itibaren çeşitli sebeplerle halkın tümü için zuhur etmemiştir. Ve yaklaşık yetmiş yıl boyunca özel temsilcileri vasıtasıyla veraset sırasına göre insanlar ile irtibat halinde olmuştur. Bu dönemler üçe ayrılmaktadır. Birincisi, doğumundan beş yaşına kadar ki süreçtir. Bu süreçte doğumu gizli olup, beş yaşında babasının cenaze namazına kadar ki sürece kadardır. Bu dönemde has yarenleri ve halkın az bir bölümü görüşmüştür.

İkincisi, babasının şehadeti ile birlikte başlayıp cenaze namazını kıldırdıktan sonraki aşamaya kadardır. Bu döneme küçük gaybet yani Gaybet-i Suğra denmiştir. Yetmiş yıl boyunca özel naipleri aracılığıyla görüşmüştür. Bu özel naiplerin hepsi kendi dönemlerinin en seçkin isimleridir. Ve diğer Ehl-i Beyt İmamlarının dönemlerine de denk gelmişlerdir.

Üçüncüsü ise küçük gaybetin bitip büyük gaybet dönemine kadar geçen süredir. Bu dönem şu an yaşadığımız ve zuhuru gerçekleşene kadar ki süreci kapsamaktadır. Bu sürecin ne zaman biteceği yalnız Allah katında bilinmektedir.

İmam Mehdinin Hayatına Kısa Bir Bakış; Küçük Gaybet ve Büyük Gaybet Dönemi

Bu kişiler, Osman ibn Said, Muhammed ibn Osman (birinci naibin oğlu), Hüseyin ibn Ruh ve Ali İbn Muhammed el-Samari’dir. Yetmiş yıllık bu dönem küçük gaybet (Gaybet-i Suğra) olarak bilinir. Ve bu dönemin sonunda büyük gaybet (Gaybet-i Kubra) dönemi başladı. Gaybetini olmasının sebeplerinden biri şuydu. O, son imamdı ve Allah tarafından kurtarılmalı ve Allah’ın emirlerini yaymak için dünyayı adaletle doldurmalıdır. Öte yandan, Allah’ın ve İmam’ın düşmanları, onu diğer peygamberlerle birlikte son peygamber Hz. Muhammed (saa) ile tanıdılar, bu yüzden onu öldürmeye çalıştılar. Fakat Allah, onu tıpkı Hz. İsa gibi kurtarmak için gaybete çekti. Çünkü onların dönüşü dinlerde Allah’ın büyük vaadidir.

Dolayısıyla İmam Mehdi’nin gaybeti iki kısma ayrılır. Birincisi, MS 872’de başlayıp MS 939’da sona eren ve yaklaşık yetmiş yıl süren küçük gaybet (Gaybet Suğra) dönemidir. İkincisi, MS 939’da başlayan ve Allah’ın dilediği zamana kadar devam edecek olan büyük gaybettir (Gaybet-i Kubra).

Onun zuhuruna kadar olan büyük gaybet sırasında hiç kimse onun özel temsilcisi olmamıştır. Ve bundan sonra da kimse olmayacaktır. İnsanların özellikle “fakihlere” ve Kuran’ın ve Ehli Beytin buyruklarına başvurmaları gerekir. Fakihler, şeriat (İslami kanunlar) bilgisinde ve din meselelerinde uzmanlaşmış kişilerdir. İmam Mehdi büyük gaybetine geçerken bizlere adil fakihlere (dinde derin bilgi sahibi olanlar) başvurmamız gerektiğini söylemiştir.

İmam Mehdinin Hayatına Kısa Bir Bakış; Diğer İnanışlarda İmam Mehdi

İmam Mehdi’ye inanan sadece Aleviler değildir. Diğer İslami gruplar, Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi İslami olmayan gruplar ve dünyanın bazı büyük entelektüel şahsiyetleri, İmam Mehdi’ye inanırlar.

İncil, Tevrat gibi diğer dinlerin kutsal kitapları dahil Budizm, Hinduizm, Zerdüştler ve kutsal kitabı olan Avesta da bile İmam Mehdi’nin kendisi ve zuhuru ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Çünkü her peygamber kendi coğrafyasında Allah’ın dinini ve ahir zamanda gelecek olan kurtarıcıyı anlatmıştır. Bu yüzden dünyanın hemen hemen hepsindeki inanışlarda ve kültürlerde bulunmaktadır. Kur’an’da ise bu konu ile ilgili onlarca ayet bulunmaktadır.

İmam Mehdinin Hayatına Kısa Bir Bakış; İslam Kaynaklarında İmam Mehdi

Sünni ve Alevi kaynaklarında Hz. Muhammed (saa) İmam Mehdi’ye dair, kendi soyundan olduğu ve zuhurunun insan toplumunun gerçek mükemmelliğe ulaşmasını ve manevi hayatın tam olarak gerçekleşmesini sağlayacağı gibi çok sayıda hadis aktarılmıştır. Ayrıca İmam Mehdi’nin Hz. Muhammed’in (saa) on birinci soyundan İmam Hasan Askeri’nin oğlu olması ile ilgili birçok hadis vardır. Doğduktan ve uzun bir gaybet dönemini geçirdikten sonra İmam Mehdi’nin adaletsizliğin ve haksızlığın yozlaştırdığı dünyayı adaletle doldurarak yeniden ortaya çıkacağı konusunda hem fikirdirler.

Peygamberimiz, Alevi ve Sünni’nin sahihliği konusunda hem fikir olduğu bir hadiste şöyle buyurmuştur: “Eğer dünya hayatında bir gün kalsaydı, Allah o günü benim ümmetimden ve ailemden olan Mehdi’yi gönderinceye kadar uzatırdı. Onun adı benim adımla aynı olacak. Yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır.”

İmam Mehdinin Hayatına Kısa Bir Bakış; İmam Mehdi’nin Gaybetinin Amacı

Allah, zamanının imamını insanlar arasında rehber olarak görevlendirmiştir. Ancak onun zuhuruna engel olan insanlardır ve hakiki adalet üzerine kurulmuş, hak ve hakikat ve gerçekleri gözeten, Allah’ın bütün kanunlarını hiçbir çekingenlik ve korku duymadan uygulayan tek bir ilahî dünya hükmüne hazır olduklarında İmam Mehdi kendini açıkça ilan edecektir. İmamın gizli kalması ve hükmünün ortaya çıkışının gecikmesi insanlara aittir. Yine de unutulmamalıdır ki, İmam’ın varlığının faydaları, insanlar arasındaki zahiri hidayetle sınırlı değildir. Çünkü İmam’ın saf varlığının insanlar arasında mutlaka aşikar olmayan başka faydaları da vardır.

İmamın varlığının en önemli faydası, İlahi nimete aracılık etmesidir. Zira pirlerin ortaya koydukları delillerin dayanaklarından biri ve ayrıca imamet hakkında olan çok sayıda hadise göre, eğer İmam olmasaydı, dünya ile yaratıcısı arasındaki ilişki artık olmazdı. Çünkü Allah’ın bütün lütufları İmamdan insanlığa ulaşıyordu. Pek çok hadiste, yeryüzünün imamsız kalmayacağı çok açık bir şekilde söylenmektedir.

İmam, varlık âleminin kalbi, önderi, insanlığın velisidir. Bu sebeple gaybeti veya zuhuru hiç fark etmemektedir. Dahası, İmam Mehdi’nin insanların arasına girip, kimsesizlere yardım ettiğine dair hadislerde belirtildiği gibi, onu görmeseler de, İmam’ın kişilere yönelik manevi rehberliği her zaman orada olacaktır. Böylece İslam’ın korunması, gaybet döneminde bile İmam tarafından iyi bir şekilde üstlenilmiştir. Gerçekte, gaybette olan imam, cahiller ve körler görmese de, nurundan ve sıcaklığından mevcut şeylerin yararlandığı bir bulutun arkasındaki güneş gibidir.

İmam Cafer Sadık da şu soruya cevaben şöyle dedi: “İnsanlar gizli bir imamdan nasıl faydalanabilir? Hazret şöyle buyurdu: “Tıpkı bir bulutun arkasındaki güneşten yararlandıkları gibi.”

İmam Mehdi’nin Varlığının Gerekliliği

İnsan, yeryüzüne yerleştiğinden beri, gerçek anlamıyla mutlulukla dolu bir toplumsal yaşam sürdürme arzusuna kapılmıştır. Ve bu amaca doğru çaba göstermiştir. Eğer böyle bir arzu nesnel bir varoluşa sahip olmasaydı, insanın içsel doğasında asla olmazdı. Aynı şekilde yiyecek olmasaydı açlık olmazdı. Ya da su olmasaydı susuzluk olmazdı ve cinsellik olmasaydı cinsiyetler arasında cinsel çekim olmazdı.

Dolayısıyla gelecek, içsel zorunluluk nedeniyle, insan toplumunun adaletle yaşacağı, herkesin barış ve huzur içinde olacağı, insanın erdem ve mükemmelliğe tam olarak sahip olacağı günü görecektir. Böyle bir şartın tesisi, insan eliyle, ancak İlahi yardımla olacaktır. Ve böyle bir toplumun, insanın kurtarıcısı olacak lideri de İmam Mehdi olacaktır.

Hinduizm, Budizm, Musevilik, Hristiyanlık, Zerdüştlük ve İslam gibi dünyayı yöneten farklı dinlerde, insanlığın kurtarıcısı olarak gelecek bir kişiye işaretler vardır. Bu dinler ve öğretiler dikkatle karşılaştırıldığında fark edilebilecek ayrıntılarda doğal olarak belirli farklılıklar olmasına rağmen, genellikle onun gelişiyle ilgili mutlu haberler vermişlerdir. Hz. Muhammed’in (saa) tüm Müslümanların üzerinde ittifak ettiği “Mehdi benim neslimdendir” hadisi de aynı gerçeğe işaret etmektedir.

İmam Mehdi ve Hz. İsa’nın Uzun Ömürlü Olması Mümkün Mü?

Alevilerin muhalifleri, bu okulun inançlarından olan gaybette olan İmam’ın şimdiye kadar yaklaşık 1200 yaşında olması gerektiğini, oysa bunun herhangi bir insan için imkansız olduğunu söylüyorlar. Yanıt olarak, böyle bir olayın imkansızlığına değil, yalnızca olası olmamasına dayandığı söylenmelidir. Elbette bu kadar uzun bir yaşam süresi veya daha uzun bir yaşam süresi olası değildir. Ama mümkün değildir demek doğru olmayacaktır. Ayrıca Hz. Muhammed’in (saa) hadislerini ve imamların hayatlarını inceleyenler, bu mucizevi niteliklere sahip birinden bahsettiklerini göreceklerdir.

Mucizeler kesinlikle imkansız değildir ve bilimsel argümanlarla reddedilemezler. Dünyada işleyen sebeplerin ve faillerin sadece bizim gördüğümüz ve bildiğimiz şeyler olduğu ve bilmediğimiz veya etkilerini ve fiillerini görmediğimiz, anlamadığımız başka sebeplerin olmadığını asla ispat edilemez. Bu şekilde, insanlığın bir ya da birkaç üyesinde, onlara bin ya da birkaç bin yıllık çok uzun bir yaşam bahşeden belirli nedenler ve etkenlerin bulunması mümkündür. Tıp, çok uzun yaşam süreleri elde etmenin bir yolunu bulma umudunu bile kaybetmedi. Eğer bilim uzun yaşamanın imkansız olduğunu kabul etseydi insan ömrünü uzatmak için çalışmalar yapamazdı. Yine görüyoruz ki bilim insan ömrünü uzatabilmektedir. Ayrıca İslami metinlerinde de Hz. Hızır gibi uzun yaşamlı kişilerden söz edilmektedir. Ayrıca diğer Peygamberlerin çok uzun yaşadığın biliyoruz. Örneğin; Hz. Nuh Kur’an’daki bilgiye göre sadece 950 yıl peygamberlik yapmıştır. Her halükarda Yahudiler, Hıristiyanlar ve diğer Müslümanların bu tür karşı çıkışları çok tuhaftır. Çünkü onlar Allah’ın peygamberlerinin mucizelerini kendi kutsal kitaplarında ve metinlerinde kabul ederler.

İmam Mehdi’nin Zuhur Alametleri

Genel ve çok önemli bir işaret olarak, büyük karışıklıkların, yoğun anlaşmazlıkların ve şiddetli ölümlerin olduğu bir zamanda geleceğidir. İnsanlar rahatsızlığa maruz kaldıklarında ve büyük korku yaşadıklarında bu olacaktır. Felaketler halkın üzerinde ciddi baskılar oluşturacak, öyle ki insan kendini baskıdan koruyacak bir sığınak bulamayacaktır. Ortaya çıkmadan önce savaşlar ve kıtlıklar olacaktır. Biri sona erdiğinde, bir başkası başlayacak, yayılacak ve yoğunlaşacaktır. İnsanlar öyle bir sıkıntıya düşecekler ki ölüm için can atacaklar. İşte o zaman İmam Mehdi ve Hz. İsa gönderilecektir. Hz. Muhammed (saa) ve 11 İmam’ın rivayetlerine göre zuhurun yakınlığını gösteren 5 alamet vardır.

1) Süfyani’nin Çıkması

Rivayetlere göre Ebu Süfyan’ın soyundan gelen (Hz. Muhammed’in düşmanı) Süfyani, İmam Mehdi’nin zuhurundan önce çıkacaktır. O, her zaman Allah’ı hatırlamaya özen gösteren, dindar bir adam olarak tasvir edilmiştir. Ama gerçekte dünyadaki en kötü adam olacaktır. O, kameri ay olan Recep’te çıkacaktır. İmam Mehdi’nin yeniden zuhur ettiğini anlayınca onunla savaşmak için bir ordu gönderir ve rivayetlerde, Süfyani ordusunun İmam Mehdi’nin ordusuna geçmeden önce Mekke ile Medine arasındaki Beyda bölgesinde yerin dibine gireceği yazmaktadır. Süfyani’nin çıkması hem Alevi hem de Sünni rivayetlerde geçmektedir.

2) Yemani‘nin Çıkması

Rivayetlerde Yemani’nin ortaya çıkması kesin alametlerden biri olarak zikredilmektedir. İmam Bakır bir hadiste Yemani’yi detaylı olarak şöyle tarif etmiştir: “Bu şahıslar (Yemani ve Horasani) arasında hidayete en yakın olan Yemanidir. Çünkü o insanları İmam Mehdi’ye davet eder. Kıyam ettiğinde hemen ona katılın, çünkü onun bayrağı hidayet ve refah bayrağıdır ve hiçbir Müslüman ona karşı çıkmamalıdır. Yemani doğru yola çağırır.” Bazı kaynaklarda Yemanî ve Horasanî’nin Süfyani’ye karşı ittifak yapacakları belirtilmektedir.

3) Gökten Gelecek Olan Nida (Ses)

Rivayetlerde zikredilen üçüncü kesin alâmet, gökten gelecek olan yüksek sestir. Hadislere göre iki ses duyulur. İlkinde Cebrail, İmam Mehdi’nin ve babasının (İmam Hasan Askerî) adını çağıracak ve hak Ali (İmam Ali) ve yandaşlarının yanındadır diyecektir. Tüm insanlar Cebrail’in sesini kendi dillerinde duyacaktır. Zürarah ibn A’yan tarafından rivayet edilen İmam Sadık’tan bir hadiste, bu feryattan sonra şeytanın çağıracağı, filan ve yandaşlarının muzaffer olduklarını söyleyeceğidir. Ve onun anlamı Benî Ümeyye’den bir adam olduğudur. Ama ilk ses hak sestir ve gökten gelecektir. İkinci nida şeytanın nidası ise yerden ve ilk sesten sonra gelecektir.

4) Nefsi Zekiyye’nin Öldürülmesi

Temiz bir nefse sahip olan bu kişi İmam Hüseyin’in torunlarından (seyit) olacaktır. Öldürülecek ve hiçbir günahı ve suçu olmayacaktır. Birçok rivayete göre, zuhurdan önce İmam Mehdi’nin Mekke’ye giden elçisidir. Mekke’ye varıp mesajını söyleyeceği zaman Mekkeliler onu Kabe’nin etrafında öldürecektir.

5) Süfyani’nin Ordusunun Beyda Çölünde Yere Batması

Süfyani’nin ordusunun yeryüzüne batması, İmam Mehdi’nin zuhurunun kesin bir işaretidir. İmam Sadık’ın yukarıda zikredilen hadislerine ek olarak, bir hadiste İmam Ali, Süfyani’nin ordusunun Allah’ın emriyle yeryüzüne batacağından bahsetmektedir.

Zuhurdan Sonra Dünyanın Durumu

İmam Mehdi zuhur ettikten sonra adaleti tesis edecektir. Yeryüzü ona maden yatakları ve ekin hazinelerini verecektir. Fakir ve fakirin hakkı olan hisseler, zenginden ve zalimden adaletle dağıtılacak ve böylece fakir kalmayacaktır.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adaletin tecelli etmesiyle dünya diriltilir, gök bol yağmur yağdırır, ağaçlar meyvelerini verir, yer de bitkilerini teslim eder, kendisini sakinleri için süsler.”

İmam Mehdi’nin evrensel yönetiminin karakter özelliği, dünya çapında barış, güvenlik, adaletin korunması ve fitne, çöküş, zulüm ve suçun temellerinin ortadan kaldırılması olacaktır. Bu, tüm peygamberlerin temel amacı olmuştur. Ancak şu farkla ki, sonrakilerin ve onları takip eden haleflerinin başarısı o kadar belirleyici olmamıştır. Bununla birlikte, dünya çapında barış ve güvenliği tesis etmek her zaman vaatlerinden birini oluşturmuştur. Ve böylece insanlığın genel olarak kirlenmemiş ruhları, insanlık tarihinin başlangıcından beri, bu vaatlerin gerçekleşeceği zamanı beklemektedir. Şimdi Allah, elçileri ve halefleri vaatlerinden caymadıklarına göre, haklı bir sebep olmaksızın insanların umutlarını yükseltmezler. Demek ki bu söz mutlaka yerine getirilecek ve bahsi geçen özelliklerden oluşan adil bir hükümet kurulacaktır.

Bu vaad o kadar hayati ve gerçektir ki, gerçekleşmesi insanlığın yaratılışının ardındaki mantık olarak kabul edilebilir. Bir kez gerçekleştikten sonra tüm insanlığın Allah’a ibadet etme bayrağı altında birliğine yol açacaktır. Küfrü, şirki ve nifakı onlardan söküp atacaktır.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir