İmam Ali’nin İmam Hüseyin’e Vasiyeti
İmam Ali’nin İmam Hüseyin’e Vasiyeti şöyledir:
Ey oğlum, zenginlikte ve fakirlikte ilâhî takvayı sahiplenmeyi, hoşnutlukta ve öfkede hakkı söylemeyi, refahta ve yoksullukta orta halli olmayı, dost ve düşmana adaletle davranmayı, neşeli ve halsiz olduğunda amel etmeyi, darlıkta ve genişlikte Allah’tan razı olmayı sana tavsiye ediyorum. Ey oğlum, arkasında cennet olan şer, şer değildir. Arkasında cehennem olan hayır da hayır değildir. Cennetten başka her nimet küçüktür, ateşten başka her bela ise afiyettir.
Ey oğlum, bil ki, kendi ayıbını gören, başkalarının ayıbıyla meşgul olmaz. Takva elbisesinden sıyrılıp çıkan, hiçbir elbiseyle kendisini (ayıplarını) örte- mez. Allah’ın verdiği paya razı olan, elden çıkana üzülmez. Zulüm kılıcını kınından sıyıran, onunla öldürülür. Kardeşine kuyu kazan, kendi kazdığı ku-yuya düşer. Başkalarının ayıbını açan kimsenin ailesinin ayıbı açılır. Kendi hatasını unutan, başkalarının hatasını büyük görür. Zor işleri (vesilesiz) yük-lenen, helak olur. Kendisini suyun girdabına (tehlikeli yerine) atan, gark olur.
Kendi fikrini beğenen, sapar. Kendi aklını yeterli gören, kayar. Halka böbürlenen, zelil olur. Âlimlerle oturup kalkan, saygı görür. Ayak takımından olan kimselere karışan, küçümsenir. Halka karşı akılsızlık eden, sövülür. Kötü yerlere giden, töhmete maruz kalır (kötülükle suçlanır). Şaka yapan küçüm-senir (ona saygısızlık yapılır). Bir işi çok yapan, onunla tanınır. Sözü çok olanın, yanlışı çok olur; yanlışı çok olanın, utancı azalır; utancı azalanın, çekin-mesi azalır; çekinmesi azalanın, kalbi ölür; kalbi ölen kişi de ateşe girer.
Ey oğlum, kim halkın ayıplarını görür (onları kınar), fakat kendisi o işleri yaparsa ahmağın ta kendisidir. Tefekkür eden, ibret alır; ibret alan inzivaya çekilir; inzivaya çekilen de salim kalır. İsteklerden vazgeçen hür olur. Hasedi terk edenin halkın yanında sevgisi çok olur.
Ey oğlum, müminin izzeti, halktan müstağni olmasındadır (ihtiyacını halka iletmemesindedir). Kanaat, tükenmeyen bir maldır. Ölümü fazla anan, dünyadan az bir mala razı olur. Söz söylemeyi amalden sayan kişinin, sözü azalır; ancak yararı olan sözü söyler. Ey oğlum, doğrusu cezadan korkup günahtan sakınmayan, sevaba ümit besleyip tövbe ve iyi amelde bulunmayan kimseye şaşarım.
Ey oğlum, tefekkür nur, gaflet zulmet, cehalet ise sapıklık doğurur. Mutlu, başkalarından öğüt alan kimsedir. Edep, en iyi mirastır. Güzel ahlâk, en iyi arkadaştır. Akrabalarla ilişkiyi kesmekte bereket (bolluk) olmadığı gibi, fısk-u fücurda da zenginlik olmaz. Ey oğlum, afiyet on kısımdır; dokuz kısmı, Allah’ın zikri hariç, susmaktadır; bir kısmı ise akılsız kimseler ile oturup kalkmamaktadır. Ey oğlum, kim toplantılarda Allah’a isyan elbisesine bürü-nürse, Allah onu zelil eder. Kim ilim talep ederse, âlim olur.
Ey oğlum, ilmin başı, yumuşak davranmak, afeti ise kabalık ve sertliktir. Musibetlere sabretmek, iman hazinelerindendir. İffetlilik fakirliğin ziyneti; şükürde bulunmak ise zenginliğin ziynetidir. Çok görüşmek, usandırıcıdır. Birisini denemeden güvenmek, ihtiyata aykırıdır. İnsanın kendisini beğen-mesi, aklının az olduğunun göstergesidir. Ey oğlum, nice bakış vardır ki, ardından üzüntü ve teessüf getirir ve nice söz vardır ki nimeti elden çıkarır.
Ey oğlum, İslâm’dan daha üstün bir şeref, takvadan daha güzel bir keramet (fazilet), vera’dan (haram ve şüpheli şeylerden çekinmekten) daha sağlam bir kale, tövbeden daha üstün bir şefaatçi, afiyetten daha güzel bir elbise ve zaruri olan azığa razı olmaktan fakirliği daha çok giderecek bir mal yok-tur. Yetecek bir mal ile yetinen, rahatlığa çabuk kavuşur ve asayiş bulur.
Ey oğlum, aşırı istek, zorluğun anahtarı ve meşakkat bineği olup günaha batmaya çeker. Aç gözlülük ve oburluk, bütün ayıpları içerir. Başkalarında olup da sevmediğin özellikler, öğüt alman için sana yeter. Kardeşinin senin üzerindeki hakkı, senin onun üzerindeki hakkın kadardır. Akıbetini düş-ünmeden bir işe girişen, kendisini felaketlere atmış olur. Amelden önce düşünmek, insanı pişmanlıktan korur. Çeşitli görüşleri araştıran, hatalı olan yerleri hemen teşhis eder. Sabır, yoksulluğa karşı bir siperdir. Cimrilik, miskinliğin elbisesidir. Aşırı istek, fakirliğin alametidir. Şefkatli yoksul, şefkatsiz zenginden daha iyidir. Her şeyin bir yemi vardır; ölümün yemi ise insanoğludur.
Ey oğlum, günahkârı (Allah’ın rahmetinden) ümitsiz etme. Nice günaha tutulan kimse vardır ki, (yıllarca günahtan sonra) akıbeti hayırla sonuçlanmış-tır. Nice ibadete koyulan kimse de vardır ki ömrünün sonunda bozgunculuk yaparak cehenneme varmıştır; cehennem ateşinden Allah’a sığınırım.
Ey oğlum, nice isyan eden kimse vardır ki, kurtuluşa ermiş ve nice amel eden kimse de vardır ki, helak olmuştur. Doğruluğu, dürüstlüğü isteyen ve ona yönelen kimseye, zorluluklar ve sıkıntılar kolay gelir. Nefsin kemale ve hidayete ermesi, ona karşı muhalefet etmektedir. Her geçen saat, insanın ömrünü kısaltır. Yazıklar olsun zalimlere, hükmedenlerin en üstünü ve gizli sırları bilen Allah’ın azabından. Ey oğlum, kulların hakkına tecavüz etmek, kıyamet için ne kötü bir azıktır. Her yudum suda boğulma ve her lokmada ise tıkanma tehlikesi vardır. Bir nimet elden çıkmadıkça başka bir nimete erişilmez.
Rahatlık meşakkate, fakirlik nimete, ölüm hayata, hastalık da sıhhate ne kadar da yakındır. Ameli, ilmi, sevgisi, buğzu, alması, vazgeçmesi, konuşması, susması, fiili ve sözü (yani bütün önemli işleri) Allah için halis olan kimseye ne mutlu. İlmiyle amel edip çalışan, ölümün ansızın gelmesinden korkup
hazırlıklı olan, istediklerinde (halka) nasihat eden, aksi takdirde susan, sözü doğru olan ve susması cevap veremediğinden olmayan âlime ne mutlu. Mahrumiyete, kimsesiz kalmaya ve isyan etmeye duçar olan ve başkalarına hoş görmediği şeyi kendisine hoş gören ve yaptığı işi başkalarına ayıp bilen kimseye de yazıklar olsun.
Oğulcağızım, bil ki, yumuşak sözlü olan kimse, muhakkak sevilir. Allah-u Teâlâ, seni hidayette muvaffak eylesin ve kendi kudreti ile seni itaat ehlinden kılsın. Çünkü O’dur bağışlayan ve Kerim olan.
Kaynak: Tuhef’ul Ukul, İmam Ali bölümü.