İmam Hasan Askeri’nin Hayatına Kısa Bir Bakış

İmam Hasan Askeri’nin Hayatına Kısa Bir Bakış; İmam Hasan Askeri (Arapçası: امام حسن العسکری) On İki İmamcı Alevi Müslümanların on birinci imamıdır. Askeri unvanı, Arapça ordu manasında “Asker” kelimesinden türetilmiştir. Bu unvan kendisine bir garnizon kasabası olan Samarra’da “Askerlerin” gözetimi altında yaşadığı için verilmiştir.

İmaİmam Hasan Askeri’nin Hayatına Kısa Bir Bakış Medine’de Doğumu

İmam Hasan Askerî MS 846’da (Hicri 10 Rebiyülahir 232) Medine’de doğdu. Babası, Alevilerin onuncu imamı, İmam Hadi idi. İmam Hasan Askeri’nin ayrıca iki kardeşi daha vardı, Muhammed Ebu Cafer, el-Hüseyin İbn Ali ve Aa’liyah adında bir kız kardeşi vardır.

İmam Hasan Askeri doğru sözlüydü. İlahî özelliği, itibarı, Kur’an tefsirindeki bilgisi onu Müslümanlar arasında çok popüler kılmıştır. Ancak İmam Hasan Askerî neredeyse tüm hayatını Samarra’da ev hapsinde ve Abbasi halifelerinin gözetiminde geçirmiştir.

İmameti

İmam Hasan Askeri, babasının şehadetinden önce bile zorluklarla karşılaşmıştır. İmam Askerî, Abbasi yönetimine karşı muhalefet cephesini temsil ediyordu. Hükümdarları insanların zenginliğine el koymak ve onların idaresi altındaki insanları gasp etmekle suçladı. Bunu, serveti kanunsuz yollardan alan ve İslam’ı amaçları için kullanan halifelerle iletişim ve işbirliği yapmayarak yaptı. Türklerin hakimiyetinden dolayı İmam, kendi döneminde siyasi hayatta çok az etkiye sahipti. Abbasi halifeleri, katı güçle yöneten Türklerin kuklaları olduğu için devlet siyasi bir krizde kalmıştı.

İmam Askeri’nin imameti döneminde de dini hayat darmadağındı. İmam hayatının büyük bir bölümünde ev hapsinde tutulduğu için birçok kafir bu zamandan istifade ederek Müslümanları yanlış şeylere yönlendirmeye çalışıyordu. Kuran’ı çarpıtmalara karşı doğru bilgileri vermeye devam etti.

İmam Hasan Askeri’nin çağında karşılaştığı en önemli faaliyetlerden biri de, Müslüman filozoflardan Kindî’nin başını çektiği yıkıcı faaliyetlere karşı sakin ve hikmetli bir şekilde karşı koymasıydı. Kindî, ilk bakışta birtakım çelişkiler içerdiği yönünde bir izlenim veren müteşabih ayetleri bir araya getirmekte ve bunları yaymaya niyet etmekteydi. Bu girişim ise, risalet ve peygamberliğin senedi, aynı zamanda ilk İslâmî yapının sembolü olan Kur’an-ı Kerim’i hedef almaktaydı. Kimse bu faaliyetlerin avamdan Müslümanların geneli üzerinde bıraktığı olumsuz etkiye ya da bu çabanın tehlikesine dikkat etmiyordu. Bu çaba ayrıca İslâm düşmanlarının eline koz da vermekteydi. Ancak İmam Hasan Askeri bu girişimlerin farkına vararak onları daha beşikteyken ve doğmadan yok etmişti. Olay şöyle gelişmiştir: Bir gün Kindî’nin öğrencilerinden biri İmam Hasan Askerî’nin yanına girdiğinde, İmam Hasan Askeri ona dedi ki:
“İçinizde hocanız Kindî’nin Kur’ân hakkında söyledikleriyle ilgili hususlara cevap verecek olgun bir kişi yok mu?”

Öğrenci de dedi ki: “Biz onun öğrencileriyiz, ona bu ya da başka konuda nasıl itiraz edebiliriz?” İmam, “Peki söylediklerimi ona iletir misin?” deyince, o da, “Evet, buyurun.” dedi.


Bunun üzerine İmam dedi ki: “Onun yanına git, onunla ünsiyet kurmada güzel davranmaya ve üzerinde düşündüğü konularda ona yardımcı olmaya çalış. Bu konuda aranızda ünsiyet oluşunca ona de ki: “Aklıma sana sormak istediğim bir mesele geldi.” O senden sorunu kendisinden sormanı
isteyecektir.

Ona de ki: “Şu Kur’ân’ı okuyan kimse yanına gelip de okuduğu ayetlerden maksadının senin ileri sürdüğün görüşlerin dışında bir anlam olduğunu ileri sürmesi mümkün müdür?” O da sana “Mümkündür.” diyecektir. Çünkü o, bir şeyi duyduğunda anlayacak kadar zekidir. Bu cevabı verdiğinde ona de ki: “O hâlde onun, senin ileri sürdüğün görüşün dışında bir şey kastettiğini, böylece onu anlamı dışında yorumladığını nerden bileceksin?”

Bunun üzerine adam hocası Kindî’nin yanına gitti, aralarında (İmam’ın bahsettiği şekilde) ünsiyet oluşunca, sorusunu Kindî’ye yöneltti. Kindî, “Söylediklerini tekrarla.” Adam sözlerini tekrarlayınca kendi kendine bir süre düşündü, sonra da bunun dil ve akıl açısından muhtemel olduğunu gördü. Kindî ona, “Allah rızası için bunu nereden öğrendiğini bana söyle.” dedi. Öğrenicisi ona, “Aklıma gelen bir meseleydi, kafama takıldığı için sana sordum.” deyince, Kindî, “Hayır, senin gibi biri ne bu meseleye vâkıf olabilir, ne de bu mertebeye ulaşabilir. Söyle bana bunu sana kim anlattı?” dedi.
O da, “Bunu bana Ebu Muhammed el-Askerî söyledi.” deyince Kindî, “Şimdi doğru söyledin, böyle bir şey ancak böyle bir evden çıkabilir.” dedi, sonra ateş istedi ve yazdığı her şeyi yaktı.

İmam’ın bu tutumu, onun İslâmî risalete uzaktan ya da yakından zarar verebilecek her türlü fikrî ve ilmî faaliyetleri yakından takip ettiğini göstermektedir. Ayrıca bunun doğru inancın gelişmesi ve Alevileri şek ve şüphelerden uzak tutması konusunda büyük rolü vardır. İşte bu, yüzyıllar boyunca dostlarına ve Alevilerine ders olması için İmam’ın başka mezheplerle fırkalara ve fikrî sapmalara karşı izlediği
bir üsluptur.

Şehadeti

İmam Hasan Askerî hayatının büyük bir kısmını dönemin halifeleri tarafından ev hapsinde tutularak kötü muameleye maruz kalarak yaşadı. 874 (Hicri 8 Rebiyülevvel 260) yılında şehit oldu. Dönemin Abbasi halifesi tarafından zehirlendi. Halife, herhangi bir doktorun veya kimsenin İmam’ı ziyaret etmesine izin vermedi çünkü katil olarak ortaya çıkmaktan korkuyordu.

Bir iki gün sonra İmam Hasan Askerî nezaret altında şehit oldu. Ondan sonra oğlu İmam Mehdi artık son İmam idi. Dünya onu 12. İmam olarak tanıyor, gözlerden uzak olan ve kimsenin onu göremediği (gördüğünde onun İmam Mehdi olduğunu bilmemesi) bir gaybete çekildi. Geleceği için güvende kalması için. Hz. İsa gibi Allah’ın emriyle diridir. Tüm İbrahimî kitaplara göre, kıyamet günü dünyayı adalet ve barışla doldurmak için Hz. İsa ile birlikte geri dönecektir.

İmam Hasan Askerî, Irak’ın Samarra kentindeki Askeri türbesinde, babası İmam Hadi’nin mezarının yanına defnedildi. 22 Şubat 2006’da Irak’ta meydana gelen bombalı saldırı, İmam Hadi ve oğlu İmam Hasan El-Askeri’nin türbesine ağır hasar verdi; 13 Haziran 2007’de türbenin iki minaresinin yıkılmasına neden olan başka bir saldırı daha yapıldı. Bu saldırılar Vahhabiler tarafından yapıldı.

imam ali naki
İmam Ali Naki ve İmam Hasan Askeri Türbesi, Samarra – Irak

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir