Kur’an Ayetlerinde Hz. İmam Ali – 3

Kur’an Ayetlerinde Hz. İmam Ali – 3; Al-i İmran suresi incelenecektir.

1- “Gerçek şu ki Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini…” (Al-i İmran, 33)

Hakim Haskani Hanefi Sekik’ten şöyle rivayet ediyor: “Abdullah’ın mushafında (İbn-i Mesud’un yazdığı mushaftan) bu ayeti şöyle okudum: “Gerçek şu ki Allah Ademi, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini (Al-i Muhammed ailesini) alemler üzerine (üstün) seçti.” [1]

2- “Çünkü Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin, doğru yol budur.” (Al-i İmran, 65)

Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetinden, Hz. Muhammed (saa), İmam Ali’ye şöyle dedi: “Ey Ali sen net ve aşikar yolsun, sen dosdoğru yolsun ve sen müminlerin efendisisin.” [2]

3- “Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı, biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı, çağıralım, sonrada dua edelim de Allah’tan yalancılar üzerine lanet edelim.” (AI-i İmran, 61)

Fahri Razi, bu ayeti kerimenin tefsirinde şöyle rivayet eder: “Hz. Resulullah o gün üzerinde siyah yünden dokulu bir örtüyle, mubahele (lanetleşme) için şehirden dışarı çıktı. Hz. Hüseyin’i şefkat dolu kucağına almış ve Hz. Hasan’ın da ellerinden tutmuştu Hz. Fatıma hazretin ardından, Hz. Ali’de Fatıma’nın ardından hareket ediyordu. Peygamber onlara şöyle buyurdu: “Ben Allah’a dua ederken sizler de amin deyin.”

Necran Hristiyanlarının piskoposu (Eskaf Necran) bu heyetin azamet ve haşmetli hallerini görünce Hristiyan cemaate dönerek şöyle dedi: “Ben öyle çehreler görüyorum ki, Eğer Allah ‘tan bir dağın yok olmasını isteseler, Allah onların duasına icabet edecektir. Sakın bunlarla mubahaleye (lanetleşme) girişmeyin. Zira helak olursunuz. Öyle ki kıyamete kadar yeryüzünde bir tek Hristiyan bile kalmaz” [3]

Bu ayeti kerimenin Ehl-i Beyti’n faziletleri yönünde nazil olduğuna dair birçok Ehl-i Sünnet alimi rivayet etmiştir ve onlardan bazılarını aşağıda size sunuyoruz:

  1. Nizameddin Nişaburi, Tefsir Geraib-ul Kur’an ve Geraib-ul Furkan c.3, s.213.
  2. İyun-ul Tefsir Sefhel-ul s.67.
  3. Tefsir-ul Celaleyn, c.1, s.283.
  4. Medarik-ul Tenzil ve Hekailkul Te’vil, c.1, s.221.
  5. T efsir-ul Meragi, c.3, s.171.
  6. Tefsir-ul Vazih c.3, s.58.
  7. Futuhat-ul İlahiyyet bi Tevzih-ul Celaleyn lil Dekaik Hefiyyet, c.1, s.283.
  8. Zad-ul Mesır fi İlmul Tefsir, s.399.
  9. Ta’bir-ul Rahman, ve Tefsir-ul Menan, c.1, s.114.
  10. Tefsir-ul Ta’cul Tefasir, c.1, s.61.
  11. Tefsir Ebi Suud, c.1, s.244.
  12. Mu’terek-ul Ekran fil’can-ul Kur’an, s.562.
  13. Tefsir-ul Kur’an Hekim, c.3, s.322.
  14. Sahih Muslim, c.7, s.120.
  15. Sahih Tirmizi, c.4, s.293.
  16. Musned Ahmed Bin Hanbel, c.1, s.185.
  17. Müstedrek alal Sahiheyn, c.1, s.150.
  18. Fahri Razi Tefsirul Mesir, c.8, s.80.

Ve bu kaynaklar dışında onlarca tefsir kitaplarında, Hz. Resulullah mubaheleye Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i çağırmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir.” diye buyurmuştur. Bu hadisi ise aynı mana içinde nakletmişlerdir.

4- “Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.” (Al-i İmran, 101)

Hafız Hakim Haskani’nin rivayetine göre Cabir Bin Abdullah dedi ki; Resulullah şöyle buyurdu: “Allah-u Teala Ali, hanımı ve çocuklarını mahlukatın üzerindeki hüccetleri kıldı ve onlar ümmetimin ilim kapıları, kim onların vasıtasıyla hidayet olursa, dosdoğru yola (Sıratul Mustakım) hidayet olur..”  [4]

5- “Hep birden Allah’m ipine sımsıkı sarılın (parçalanmayın) Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün…” (Al-i İmran, 103)

Ehl-i Sünnetin tefsir ve hadis alimleri bu ayetin tefsirinde şöyle naklediyorlar. Onlardan Hafız Kunduzi, Muhammed Sebhan Mısri, Şafii alimi Şeblenci ve İbni Hacer, şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Resulullah, İmam Ali’nin elinden tutarak “Ona sarılın, bu Allah’ın sağlam ipidir.”

Dedikten sonra bu ayeti okudu, “Hep birden Allah’ın ipine sımsıkı sarılın… “ [5]

Ayeti kerimenin İmam Ali ve Ehl-i Beyti’n faziletlerini ve azametlerini beyan maksadını taşıdığı yönünde bir çok hadis nakledilmiştir. Ve bazıları şunlardır:

  1. Şeblenci, Nur-ul Ebsar, s. 124.
  2. Şabban Mısri, Esraful Rağibın, s. 118.
  3. İbn-i Hacer, Sevaikul Muhrika, s. 90.
  4. Rah’ul Meani, c. 4, s. 16
6- “Sizden hayra çağıran, hakkı emreden, batılı yasaklayan bir topluluk bulunsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran, 104)

Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre: Ali bin Ebi Talib şöyle dedi, Selman Farisi bana dedi ki: “Ya Ebel Hasan, ben ve sen Resulullah’ ın yanında iken Hz. Resulullah, belime vurarak şöyle buyuruyordu! “Ya Selman, bu ve taraftarları kurtuluşa erenlerdir. “ [6]

7- “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır ” (Al-i İmran, 144)

Huzeyfetul Yemani şöyle dedi, “Uhud savaşında Hz. Resulullah müşrikler ile savaşa başladığında, Hz. Resulullah’ın sahabeleri hüsrana uğradıklarında, İmam Ali, Ebu Ducane ile Resulullah’ın yanında savaşarak müşrikleri Hz. Resullulah’tan uzaklaştırdılar ve bunun akabinde Allah-u Teala bu ayeti Ali ve Ebu Ducane için nazil etti. ” [7]

8- “Kim dünya nimetini isterse, onu vereceğiz. Ahiret sevabını isteyene de ondan vereceğiz. Biz şükredenleri yakında mükafatlandıracağız.” (Al-i İmran, 145)

İbn Abbas şöyle dedi: “Yüce Allah Kur’an’ın iki ayetinde Ali’yi şükredenlerden diye zikretmiştir. “Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.” (Al-i İmran, 144). “Biz şükredenleri yakında mükafatlandıracağız.” (Al-i İmran 145) ifadeleridir.” [8]

9- “Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete konursa, gerçekten muradına ermiştir…” (Al-i İmran, 185)

Meğazili’nin rivayetine göre, Hz. Muhammed (saa) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü olduğunda, cennetin köprüsünün üzerinde bir yol vardır. Ali bin Ebi Talib’in vilayeti (beraatı) olmayanlara izin verilmeyecektir (geçemeyeceklerdir). “ [9]

Birçok tefsir ve hadis alimleri bu hadisi kendi kitaplarında nakletmişlerdir. Onlardan bazıları şunlardır:

1. İbn-i Hacer Asakalani, Lisan-ul Mizan, c. 1, s. 51.
2 Harezmi (Şafii), Menakıb Ali bin Ebi Talib, s. 253.
3 Hafız Muhibiddin Taberi, Zuhair-ul Ukba s. 71 ve Erriyaz- un Nazire, c. 2, s. 177.
4. Haliz Ebi Naim Ahmed Bin Abdullah İsfahani, Ahbar-ı İsfahan, c. 1, s. 342.
5. Zehebi (Şafii), Mizan-ul İ’tıdal, c. 1, s. 28.
6. Şa’zan Manakıb Mi’et Manakıb, c. 26, s. 11.

10- “Allah katında mükafattır bu, daha güzel mükafat da yine Allah katındadır.” (Al-i İmran, 195)

Hafız Hakim Haskani bu ayetin beyan ve tefsirinde diyor ki, Resulullah bu ayet hakkında Ali’ye şöyle dedi: “Allah katında mükafattır bu…”, Ey Ali, bu ayetteki mükafat (sevap) sensin.” [10]


Kaynaklar:

1- Şevahid-ul Tenzil c.1, s. 118-119.

2- Şevahid-ul Tenzil c. 1, s. 58.

3- Fahri Razi, Tefsir-ul Kebir c. 8, s. 80.

4- Şevahid-ul Tenzil, c. 1, s. 58 ve Yenabi-ul Mevedde s. 63.

5- Yenabiul Mevedde s. 118-119, SeviSavaikul Muhrika s. 93.

6- Şevahid-ul Tenzil, c. 1, s. 68.

7- Şevahid-ul TenziI, c. 1, s. 136.

8-  Şevahıd-ul Tenzil, c. 1, s. 136.

9- Menakıb ibn-i Meğazili, s. 242.

10- Şevahid-ul Tenzil, c. 1, s. 138.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir