İmam Cafer Sadık’ın Hayatına Kısa Bir Bakış
İmam Cafer Sadık’ın Hayatına Kısa Bir Bakış; İmam Cafer Sadık (Arapça: جعفر بن محمد الصادق), babası tarafından İmam Ali’nin soyundan ve anne tarafından Hz. Fatıma’nın soyundan gelmektedir. Aleviler tarafından İmam olarak ve Sünniler tarafından ünlü bir İslam alimi ve kişiliği olarak saygı görmektedir. Alevi Müslümanlar onu altıncı İmam ve Hz. Muhammed’in (saa) halifesi olarak görüyorlar. Hem Sünni hem de Alevi Müslümanlar tarafından büyük İslami bilgini, dini bir kişilik, büyük kişisel, ahlaki değerleri ve akademik (bilimsel) katkıları nedeniyle büyük saygı görmektedir.
Aleviler İslam “Fıkhını” (hukuk) İmam Cafer Sadık’tan aldıklarından dolayı, “Caferi” olarak da adlandırılmışlardır ve bu fıkha Caferi fıkhı denmektedir. Caferi fıkhına ilişkin kitaplar daha sonra Muhammed ibn Yakub el-Kuleyni (864-941), İbn Babaveyh (923-991) ve Nasır ed-Din el-Tusi (1201-1274) tarafından tescil edilmiştir.
O bir polimattı [1] : bir astronom, bilgin, ilahiyatçı, yazar, filozof, doktor, fizikçi ve bilim adamıdır. Aynı zamanda ünlü kimyager Cabir İbn Hayyan ve daha birçok bilim adamının hocasıdır.
Medine’de Doğum
İmam Cafer Sadık MS 702 yılında Medine’de (Hicri 17 Rebiyülevvel 83), İmam Bakır’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Emevi Halifesi tarafından zehirlendiğinde İmam Sadık 34 yaşındaydı. Sonra Allah’ın emriyle Müslümanların İmamlığı görevine başladı.
İmam Cafer Sadık çocukken dedesi İmam Zeynel Abidin’in yanında eğitimini aldı. Dedesinin şehadetinden sonra babası İmam Bakır şehit oluncaya kadar babası İmam Bakır’ın yanında eğitim gördü ve ona eşlik etti.
İmam Sadık, Kur’an ve hadis dahil olmak üzere İslami bilimlere sahiptir. İmam Sadık, İslami ilimler konusundaki bilgisine ek olarak, doğa bilimleri, matematik, felsefe, astronomi, anatomi, kimya ve diğer konularda da uzmandır. Bu bilimsel alanlardaki görüşleri günümüzdeki meselelere bile ışık tutmaktadır ve birçok mesele yeni çözülmüşken İmam Cafer Sadık bunları 1200 yıl önce bizlere söylemiştir. Öğrencilerinden olan Cabir bin Hayyan’ın kimya eğitimini veren İmam Cafer Sadık’tır ve bu bilim eğitimi şu an ki Kimya biliminin temel konularını oluşturmuştur. Modern kimyanın kurucusu Lavoisier bilimsel çalışmalarını Cabir’in el yazmalarından aldığını itiraf etmiştir. Bu çalışmalar Fransa’daki Louvre müzesinde sergilenmektedir.
Avrupa ve Batı dünyasında Geber olarak bilinen, önde gelen İslam kimyacısı Ebu Musa Cabir ibn Hayyan, İmam Cafer Sadık’ın en önde gelen öğrencisiydi. İmam Cafer Sadık ilim hakkındaki görüşleri ile tanınıyordu ve farklı görüşlerdeki alimlerle münazaraları bulunmaktadır. Kendisi, başta İslam Hukuku olmak üzere Caferi Fıkıh Okuluna göre birçok kitap yayınladı. İmam Sadık, İmam Hasan’ın soyundan Fatıma binti Hasan (Hasan kızı Fatıma) ile evlendi.
Eşinin vefatından sonra İmam sadık, Hamide Hatun adında bir cariye aldı ve İslam alimi olarak eğitti ve sonra onunla evlendi. Hamide Hatun Müslümanlar arasında, özellikle de kadınlar arasında bilgeliği ile ünlüydü. İmam Sadık, kadınları ondan İslam’ın ilkelerini öğrenmeleri için gönderirdi ve onun hakkında şöyle söylerdi: “Hamide, saf altın gibi her pislikten temizdir.”
İmameti
İmam Cafer Sadık şiddetli bir dönemde yaşadı. Akrabalarının çoğu Emeviler tarafından şehit edilmişti. Amcası da dahil olmak üzere birçok akrabası şehit edildi ve diğerleri Emevi halifesi tarafından cezalandırıldı. Emevilerin bu son yıllarında, Abbasiler halifeliği Emevilerden almaya doğru giderken İmam Cafer Sadık 48 yaşındaydı. MS 750 yılında Abbasiler hanedanlığını kurmayı başarmadan önce bazı isyanlar oldu.
İmam Muhammed Bakır ve İmam Cafer Sadık silahlı kıyam fikrini açıkça reddetmiştir. Çünkü bunların başarıya ulaşmayacağını biliyorlardı. Bunun yerine ilmi çalışmalar yapmayı yaygınlaştırmışlardır. Birçok isyancı grup, İmam Sadık’ın kendilerini desteklemeye ikna etmeye çalıştılar. İmam Sadık kendi iddialarını açıkça öne sürmeden onların taleplerinden kaçındı. İmam Sadık, bir imam olarak Müslümanların gerçek lideri olmasına rağmen şiddet yoluyla haklarını elde edemeyeceğini de beyan etmiştir.
Abbasi Hükümdarları Döneminde
Hz. Muhammed’in (saa) amcası Abbas ibn Abdülmuttalib’in soyundan geldikleri iddiasıyla iktidara gelen Abbasi hükümdarları, İmam Sadık’tan aşırı derecede korku duyuyorlardı. Halife İmam Sadık’ı yakından izledi ve zaman zaman Alevileriyle bağını kesmek için hapsedildi, İmam ise zulme sabırla katlandı ve kendini bulduğu her yerde okumaya ve yazmaya devam etti.
Emevilerin çöküşü ve Abbasilerin yükselişi, İslam tarihinin iki ana temel komplosunu oluşturmaktadır. Bu, İslam’ın dinindeki ahlaki yaşantının yok olduğunun, Peygamber’in öğretilerinin ihmal edildiğinin ve anarşi halinin yaygınlaştığı en kaotik dönemdir.
Öyle ölümcül bir kasvetin ortasındaydı ki, İmam Sadık’ın erdemli şahsiyeti, etrafındaki günah karanlığının okyanusunu aydınlatmak için parlaklığını saçan bir fener gibi duruyordu. Dünya onun erdemli ve takdire şayan kişiliğine yöneldi. Ebu Salamah el-Hallal de ona halifeliği teklif etti. Ancak atalarının karakteristik geleneğini sürdüren İmam, bunu kabul etmeyi kesin bir dille reddetmiş ve eğer Halife olarak yer alırsa İslami bir şekilde yönetilmesine izin verilmeyeceğini bildiği için kendini dini uğraşları ve İslam’a hizmetiyle yetinmeyi tercih etmiştir.
Öğretileri
İmam Cafer Sadık’ın bütün ilim dallarındaki çok yönlü dehası, öğrencilerinin sayısını o dönemde dört bine kadar ulaştırmaktaydı, uzak yerlerden öğrencileri kendisine çektiğinden İslam dünyasında övüldü. İlâhî hukuk âlimleri ve uzmanları, İmam Sadık’tan birçok hadis aktarmışlardır. Takipçileri, çeşitli bilim ve sanat dallarında yüzlerce kitap derlediler. “Fıkıh” (İslam hukuku), Hadis, tefsir (Kur’an’ın tefsiri) dışında, İmam da bazı öğrencilerine matematik ve kimya öğretti. Ünlü bir matematik âlimi olan Cabir ibn Hayyan (Geber), İmamın ilminden ve irşadından istifade eden ve değişik konularda dört yüz kitap yazabilen takipçilerindendir.
Bütün büyük İslam alimlerinin, öğrendiklerinin herkes için bilgi ve ilmin kaynağı olan Ehl-i Beyt’in (12 İmam) varlığına borçlu oldukları yadsınamaz bir tarihsel gerçektir.
Allame eş-Şibli, Sıratu’n Nu’man adlı kitabında şöyle yazıyor: “Ebu Hanife, İmam Cafer El-Sadık’ın yanında hatırı sayılır bir süre kaldı ve ondan Fıkıh ve hadis üzerine çok değerli bilgiler edindi. Hem mezhepler hem de Ebu Hanife’nin bilgisinin kaynağının çoğunlukla İmam sadık ile olan ilişkisinden kaynaklanmaktadır.” Ehl-i Sünnet’in dört mezhep İmamının hepsi doğrudan ve dolaylı şekilde İmam’dan ders almışlardır.
İmam bütün hayatını dini tebliğ ve Peygamber Efendimizin öğretilerini yayma davasına adadı ve asla iktidar için çabalamadı. Onun büyük bilgisi ve güzel öğretisi nedeniyle, insanlar onun etrafında toplandılar ve hak ettiği bağlılık ve saygıyı gösterdiler. Bu, İmam’ın popülaritesinden korkan Abbasi hükümdarı Mansur Devaniki’nin kıskançlığını arttırdı ve onu ortadan kaldırmaya karar verdi.
Şehadeti
Bir gün Mansur Devaniki İmam Sadık’ın evini ateşe vermeyi emretti. Koridorlarda ateş alevlendi, ancak askerler İmam Sadık’ın ateşin içinde yanmadan yürüdüğünü gördüler. İmam şöyle diyerek yürüyordu: “Ben Hz. İbrahim’in (as) torunuyum (Nemrut Hz. İbrahim’i ateşe attı ama ateş onu Allah’ın emriyle yakmadı.)”
MS 765 yılında (Hicri 25. Şevval 148) Abbasi halifesi Mansur’un emriyle Medine Valisi İmamı zehir yoluyla şehit ettirdi. Cenaze namazını yedinci İmam olan oğlu İmam Musa El-Kazım kıldırdı ve naaşı Baki mezarlığında toprağa verildi.
İmam Sadık’ın türbesinin bulunduğu yer, 1925’te Medine’nin Suud aşireti (Vahhabi) tarafından yıkıldı. Vahabilere göre mezarları ziyaret etmek, dua etmek gibi fiiller şirk olduğundan dolayı mezarları yıkmaktadırlar ve ziyaret edilmesini yasaklamışlardır. Özellikle Ehl-i Beyte ve İmamlara bu uygulamayı daha da şiddetli uygulamaktadırlar.
Kaynaklar:
1- Polimat pek çok farklı disiplinlerde engin bilgin seviyesinde olan kişiye denmektir.